Bu köşe yazımda farklı bir konuyu yazmak istedim. Çoğu bilimsel olarak kanıtlanmış olan erkek ve kadın arasında ki farkları ve tüm bu karmaşanın anlamını çözmeye çalışan bilim insanlarının kanıtlanmış tezleri, yani psikoloji de anatomi de hatta ruh biliminde olan gerçekleri ile yüzleşmeyi kalemimle paylaşmak istedim. İlk olarak Sizlere ``erkek beyni” adlı kitabı yazarı profesör Dr. Louann Brizendine olan ve özellikle kadınların okumasını tavsiye ettiğim bir girişle başlamak istedim.
Bu arada dip not olarak yazarın “kadın beyni`` adlı kitabı da var. Ve ayrıca bu kitabın yazarı Amerika’daki beyinde, hormonlarda ve davranışlardaki cinsiyet farklılığını araştıran ilk kliniğin kurucusudur. Kendisi, çalışmaların da ve kitaplarında erkek ve kadın beyninin, hayatlarının her anında ne kadar farklı çalıştığı gerçeğini kanıtlamaya yönelir. Tabiki tüm kitabı yazamam ama ilgimi çeken bölümlere gelince;
- Dört erkekten üçü, kadınların kendileriyle birlikte olmalarını sağlamak için yalan söylüyor yada gerçeği çarpıtıyorlar. Söyledikleri ya da davranışları da aşağı yukarı aynı oluyor. Erkekler varlıkları, statüleri ve işle ya da sosyal hayatlarıyla ilgili bağlantılarını abartıyorlar. Üstelikte yapılan araştırmalarda, erkekler yalan söylerken kadınlardan daha rahatlar… Bu dikkat edilesi bir konu…
- Araştırmalar, ortalama olarak bir erkeğin hayatı boyunca on dört farklı partner istediğini doğrularken, kadınlarda bu oran bir ya da iki olarak kalmış. Erkek beyninin bir kadını cinsel olarak çekici ya da sönük bulması, saniyenin beşte biri kadar bir süreyi alıyor, buna da karar veren bel altı beyin oluyor…
-Erkekler hep şu soruyu sorarlar; kadınlar ne ister? Aslında hepsi bunun en başından beri farkında. Güçlü, cesur ve bağımsız olmak onlar için temel neden. Ancak korku ve acıları zapt etme, hisleri saklama ve zorluklar karşısında güçlü olup özgüvenlerini kaybetmemek zorundalar ve bu baskıyla büyütülüyorlar. Aslında onların da sevgi ve ilgiden en az bizler kadar mutlu oldukları bir gerçek. Fakat bunları gösterdikleri takdirde diğer erkek ya da kadınlar tarafından “zayıf” olarak değerlendirilme korkuları da yok değil.
- Erkekler doğurgan kadınlara odaklanıyorlar Bu evrimsel bir süreç. Kum saati biçimli vücudun (iri göğüs, ince bel, düz karın ve dolgun kalça), tüm kültürlerdeki erkekler için çekici olduğu kanıtlanmış bir bulgu.Gibi gibi bir çok örnekle belirtilmiş olan kitabı inanılmaz buldum. Ve gerçek hayata bakıldığında da aynı bulgulara hep rastladığımızı fark ettim. Psikoloji yönüne bakıldığında devamında düşüncelerim,
erkek ve kadın beyinleri arasındaki farklılıklar daha çok duygu, dil, mekân içindeki görüş yeteneği, hafıza, hatta koku alma duyusunda kendini gösteriyor. Örneğin aynı dergi tezgâhının önündeyken, duygusal yönü ağır bastığı için kadın beyni aşk, güzellik ya da ebeveynlikle ilgili yayınlara yönelirken, sistemleri çözüp keşfetmeye yönelik erkek beyni, bilgisayar, otomobil ya da tamir gereçlerine ilişkin dergilere yoğunlaşıyor.
Cinsel açıdan anatomi farklılığı olduğu bilinen diğer bir beyin bölgesi de, kısa süreli hafıza ile alakalı olan ve fiziksel ortamın uzamsal haritasını belirlemekte kullanılan “hipokampus”Yapılan araştırmalarda, kadınlarda hipokampusun erkeklerinkine oranla daha büyük olduğu gözlemlenmiştir. Bu anatomik farklılıklar, erkek ve dişilerin yön bulma becerilerindeki farklılığı açıklayabilir. Yapılan araştırmalar, erkeklerin uzamsal mesafeleri tahminen ölçerek, kadınların ise yer işaretlerini kullanarak yön bulmaya eğilimli olduklarını ortaya çıkarmıştır.Aşık olan kadınlarda, fonksiyonel MRI incelemeleri sonucunda kaudat nukleusta, septumda ve parietal kortekste aktivite artışı izlenirken aşık olan erkeklerde ise sadece vizüel kortekste aktivite artışı söz konusudur. Bu durum aşık olan kadınlarda daha çeşitli ve yoğun beyin aktiviteleri olduğunu göstermektedir. Bu yüzden aşk travması geçiren kadınlar, erkeklerden daha zor ve güç normale dönerler. Diğer bir deyişle kadınlar, erkeklere göre daha kuvvetli aşk acısı yaşarlar.
Erkek ve kadın beyinleri aynı duygusal malzemeyi farklı farklı hafızaya almaktadır. Nitekim korku ve duygusal faaliyet durumlarında, erkeklerde sağ, kadınlarda ise sol amigdalanın aktif olduğu belirlenmiştir.Yine başka bir araştırmaya göre, erkeklerde serotonin üretiminin kadınlara oranla yüzde 52 daha fazla olduğunu gösterilmiştir. Bu araştırma kadınların erkeklere oranla depresyona neden daha eğilimli olduğunu da açıklamaktadır. Depresyon ve psikolojik sorunlar nedeniyle kadınlar daha çok hekime müracaat ederler. Bunun bir nedeni de kadınların sorunlarının farkında olması ve çözüm aramaya daha istekli olmalarıdır.
Son yıllarda gelişen beyin görüntüleme sistemleri sayesinde araştırma bulgularına her geçen gün yenilerini ilave ederek beynin bilinmeyenlerini keşfetmekteyiz. Kadınların ve erkeklerin hissetme, tutum, davranış ve düşünce farklılıklarının, beynin biyolojik yapısından mı, yoksa kadın ve erkeklerin toplumdaki sorumlulukları, görevleri, yeteneklerine dair inançları ve yetiştirilme tarzlarından mı kaynaklandığı konusu, beyinle ilgili bilimsel araştırmaların merkezinde yer alıyor.
Kadının beyni çok faal, erkeğinki ise görece olarak sakindir. Erkeğin beyin faaliyeti düşük olduğu için uyarıcı ve heyecan arar. Düşük faaliyet ve yüksek testosteron seviyeleri erkeklerin ilişkilerde daha aceleci davranmalarına neden olur. Öte yandan kadınların beyninde olup biten çok fazla şey olduğundan gereken ruh haline gelmeleri için yatıştırılmaları, ikna edilmeleri ve cesaretlendirilmeleri gerekir. Erkekler kadınlara göre daha düşünmeden hareket ederler. Daha fazla ilişki yaşarlar ve üzerinde yeterince düşünmeden konuşup genellikle hata yaparlar. Bütün bunların bir sonucu olarak aslında erkek ve kadın yaradılış ‘zıtlığın’ tamamen bir örneğidir. Ne çok duyarlı olan bir erkek ne de çok duyarsız olan bir kadınla karşılaşmak pek mümkün değildir. İnsanı olduğu gibi kabul etmek ya da etmemek elimizdedir. Herkese sizi anlayan ve en önemlisi değer veren insanlar diliyorum. Hayatın tüm gerçeklerine rağmen, “hayat sevince güzel” sözünü burda eklemek istiyorum. Bu hafta ki köşe yazımda okuyucularıma tamamen erkek ve kadının farkları ve ilişkileri ile ilgili bir şeyler yazmayı ve yine önceki yazılarım gibi bilginlendirmeyi görev bildim. İnsan olmam insanca yaşamanın dışında, bir birimizi daha iyi tanıyıp algılamak anlamak hayatımızı daha da kolaylaştırır diye düşünüyorum. Sevgiyle kalın
CANAN MAT
Bu arada dip not olarak yazarın “kadın beyni`` adlı kitabı da var. Ve ayrıca bu kitabın yazarı Amerika’daki beyinde, hormonlarda ve davranışlardaki cinsiyet farklılığını araştıran ilk kliniğin kurucusudur. Kendisi, çalışmaların da ve kitaplarında erkek ve kadın beyninin, hayatlarının her anında ne kadar farklı çalıştığı gerçeğini kanıtlamaya yönelir. Tabiki tüm kitabı yazamam ama ilgimi çeken bölümlere gelince;
- Dört erkekten üçü, kadınların kendileriyle birlikte olmalarını sağlamak için yalan söylüyor yada gerçeği çarpıtıyorlar. Söyledikleri ya da davranışları da aşağı yukarı aynı oluyor. Erkekler varlıkları, statüleri ve işle ya da sosyal hayatlarıyla ilgili bağlantılarını abartıyorlar. Üstelikte yapılan araştırmalarda, erkekler yalan söylerken kadınlardan daha rahatlar… Bu dikkat edilesi bir konu…
- Araştırmalar, ortalama olarak bir erkeğin hayatı boyunca on dört farklı partner istediğini doğrularken, kadınlarda bu oran bir ya da iki olarak kalmış. Erkek beyninin bir kadını cinsel olarak çekici ya da sönük bulması, saniyenin beşte biri kadar bir süreyi alıyor, buna da karar veren bel altı beyin oluyor…
-Erkekler hep şu soruyu sorarlar; kadınlar ne ister? Aslında hepsi bunun en başından beri farkında. Güçlü, cesur ve bağımsız olmak onlar için temel neden. Ancak korku ve acıları zapt etme, hisleri saklama ve zorluklar karşısında güçlü olup özgüvenlerini kaybetmemek zorundalar ve bu baskıyla büyütülüyorlar. Aslında onların da sevgi ve ilgiden en az bizler kadar mutlu oldukları bir gerçek. Fakat bunları gösterdikleri takdirde diğer erkek ya da kadınlar tarafından “zayıf” olarak değerlendirilme korkuları da yok değil.
- Erkekler doğurgan kadınlara odaklanıyorlar Bu evrimsel bir süreç. Kum saati biçimli vücudun (iri göğüs, ince bel, düz karın ve dolgun kalça), tüm kültürlerdeki erkekler için çekici olduğu kanıtlanmış bir bulgu.Gibi gibi bir çok örnekle belirtilmiş olan kitabı inanılmaz buldum. Ve gerçek hayata bakıldığında da aynı bulgulara hep rastladığımızı fark ettim. Psikoloji yönüne bakıldığında devamında düşüncelerim,
erkek ve kadın beyinleri arasındaki farklılıklar daha çok duygu, dil, mekân içindeki görüş yeteneği, hafıza, hatta koku alma duyusunda kendini gösteriyor. Örneğin aynı dergi tezgâhının önündeyken, duygusal yönü ağır bastığı için kadın beyni aşk, güzellik ya da ebeveynlikle ilgili yayınlara yönelirken, sistemleri çözüp keşfetmeye yönelik erkek beyni, bilgisayar, otomobil ya da tamir gereçlerine ilişkin dergilere yoğunlaşıyor.
Cinsel açıdan anatomi farklılığı olduğu bilinen diğer bir beyin bölgesi de, kısa süreli hafıza ile alakalı olan ve fiziksel ortamın uzamsal haritasını belirlemekte kullanılan “hipokampus”Yapılan araştırmalarda, kadınlarda hipokampusun erkeklerinkine oranla daha büyük olduğu gözlemlenmiştir. Bu anatomik farklılıklar, erkek ve dişilerin yön bulma becerilerindeki farklılığı açıklayabilir. Yapılan araştırmalar, erkeklerin uzamsal mesafeleri tahminen ölçerek, kadınların ise yer işaretlerini kullanarak yön bulmaya eğilimli olduklarını ortaya çıkarmıştır.Aşık olan kadınlarda, fonksiyonel MRI incelemeleri sonucunda kaudat nukleusta, septumda ve parietal kortekste aktivite artışı izlenirken aşık olan erkeklerde ise sadece vizüel kortekste aktivite artışı söz konusudur. Bu durum aşık olan kadınlarda daha çeşitli ve yoğun beyin aktiviteleri olduğunu göstermektedir. Bu yüzden aşk travması geçiren kadınlar, erkeklerden daha zor ve güç normale dönerler. Diğer bir deyişle kadınlar, erkeklere göre daha kuvvetli aşk acısı yaşarlar.
Erkek ve kadın beyinleri aynı duygusal malzemeyi farklı farklı hafızaya almaktadır. Nitekim korku ve duygusal faaliyet durumlarında, erkeklerde sağ, kadınlarda ise sol amigdalanın aktif olduğu belirlenmiştir.Yine başka bir araştırmaya göre, erkeklerde serotonin üretiminin kadınlara oranla yüzde 52 daha fazla olduğunu gösterilmiştir. Bu araştırma kadınların erkeklere oranla depresyona neden daha eğilimli olduğunu da açıklamaktadır. Depresyon ve psikolojik sorunlar nedeniyle kadınlar daha çok hekime müracaat ederler. Bunun bir nedeni de kadınların sorunlarının farkında olması ve çözüm aramaya daha istekli olmalarıdır.
Son yıllarda gelişen beyin görüntüleme sistemleri sayesinde araştırma bulgularına her geçen gün yenilerini ilave ederek beynin bilinmeyenlerini keşfetmekteyiz. Kadınların ve erkeklerin hissetme, tutum, davranış ve düşünce farklılıklarının, beynin biyolojik yapısından mı, yoksa kadın ve erkeklerin toplumdaki sorumlulukları, görevleri, yeteneklerine dair inançları ve yetiştirilme tarzlarından mı kaynaklandığı konusu, beyinle ilgili bilimsel araştırmaların merkezinde yer alıyor.
Kadının beyni çok faal, erkeğinki ise görece olarak sakindir. Erkeğin beyin faaliyeti düşük olduğu için uyarıcı ve heyecan arar. Düşük faaliyet ve yüksek testosteron seviyeleri erkeklerin ilişkilerde daha aceleci davranmalarına neden olur. Öte yandan kadınların beyninde olup biten çok fazla şey olduğundan gereken ruh haline gelmeleri için yatıştırılmaları, ikna edilmeleri ve cesaretlendirilmeleri gerekir. Erkekler kadınlara göre daha düşünmeden hareket ederler. Daha fazla ilişki yaşarlar ve üzerinde yeterince düşünmeden konuşup genellikle hata yaparlar. Bütün bunların bir sonucu olarak aslında erkek ve kadın yaradılış ‘zıtlığın’ tamamen bir örneğidir. Ne çok duyarlı olan bir erkek ne de çok duyarsız olan bir kadınla karşılaşmak pek mümkün değildir. İnsanı olduğu gibi kabul etmek ya da etmemek elimizdedir. Herkese sizi anlayan ve en önemlisi değer veren insanlar diliyorum. Hayatın tüm gerçeklerine rağmen, “hayat sevince güzel” sözünü burda eklemek istiyorum. Bu hafta ki köşe yazımda okuyucularıma tamamen erkek ve kadının farkları ve ilişkileri ile ilgili bir şeyler yazmayı ve yine önceki yazılarım gibi bilginlendirmeyi görev bildim. İnsan olmam insanca yaşamanın dışında, bir birimizi daha iyi tanıyıp algılamak anlamak hayatımızı daha da kolaylaştırır diye düşünüyorum. Sevgiyle kalın
CANAN MAT